Tanım
:
Kronik
bronşit ve amfizeme bağlı olarak gelişen kronik, geri dönüşümsüz
ve ilerleyici olan hava akımı kısıtlanması ile karakterize bir hastalıktır.
Hava akımı kısıtlanması kısmen geri dönüşümlü ve solunum yolları
aşırı duyarlılığı ile birlikte olabilir. Kronik bronşit ya da
amfizemi olan bir hastada KOAH hastalığının geliştiğini söyleyebilmek
için kronik hava akımı kısıtlanmasının meydana gelmiş olması
gerekmektedir.
KOAH,
zararlı madde ve gazların uzun süreli solunması sonucu akciğerlerde
oluşan anormal yanıtın neden olduğu ilerleyici hava yolu daralmasına
bağlı hava akımı kısıtlanması ile karakterize bir hastalıktır.
KOAH’ta
kronik bronşit ve amfizem genellikle bir aradadır.
1.
Kronik Bronşit : Artarda en az iki yıl tekrarlayan ve en az üç
ay boyunca devam eden, çoğu günler görülen ve diğer solunum ya da
kalp hastalıklarına bağlanamayan öksürük ve balgam çıkarma ile
karakterize bir hastalıktır. Solunum yollarında salgı yapan bezlerin
sayı ve hacmindeki artış neticesinde gelişen salgı miktarının
fazlalığına bağlı olarak oluşur. Salgı yapan bezlerin sayı ve
hacmindeki artış solunum yollarının duvar kalınlaşmasındaki önde
gelen nedendir ve bu da solunum yollarında tıkanmaya sebep olur.
2.
Amfizem : Alveol denilen hava keselerinin duvarlarının yıkımı
ile meydana gelen bir hastalıktır. Duvar yıkımı hava boşluklarının
anormal ve kalıcı şekilde genişlemesine ve akciğer esnekliğinin
kaybolmasına yol açar. Sonuç olarak küçük hava yollarında tıkanmalar
meydana gelir.
Sıklık
:
KOAH daha ziyade ileri yaş hastalığıdır. Yaş ilerledikçe
KOAH’a bağlı ölüm sıklığı artmaktadır. Erkeklerde daha sık
olarak gözlenmektedir. KOAH’ın dünyada görülme sıklığı tüm yaş
grupları için erkeklerde % 0,9 ve kadınlarda % 0,7
olarak bildirilmektedir. Türkiye’de yapılan bir çalışmada 40 yaş
üzeri insanlarda KOAH’ın görülme sıklığının % 13,6
olduğu, erkeklerde bu oranın % 20,1 ve kadınlarda %
8,2 olduğu bildirilmiştir.
Etkenler
:
1.
Tütün :
KOAH gelişiminde en önemli risk faktörü sigara içimidir. Gelişmiş
ülkelerde KOAH gelişiminden %80-90 oranında sigara kullanımının
sorumlu olduğu bildirilmektedir. Sigara içenlerde içmeyenlere oranla
KOAH gelişiminde belirgin artış olmaktadır (sigara kullananlarda 9-30
kat daha sık KOAH gelişmektedir).
Kronik bronşitin şiddeti ve ölüme
sebebiyet vermesi ile sigara kullanımı arasında bir paralelizm
mevcuttur. Sigara içenlerde içmeyenlere oranla 6 kat daha
fazla kronik bronşite bağlı ölüm görülmektedir.
Sigara tiryakiliği amfizemin oluşmasında da başta gelen
nedenlerden biridir. Sigara içenlerde amfizemin şiddeti ve ölüme
sebebiyet vermesi sigara kullanmayanlara göre belirgin bir şekilde yüksektir.
2.
Hava kirliliği :
Kronik bronşit ve amfizem hava kirliliği olan ve endüstri bölgelerinde
yaşayan insanlarda daha sık olarak görülmektedir. Bu da hava kirliliğinin
KOAH gelişiminde önemli bir faktör olduğunu göstermektedir.
3.
Mesleksel faktörler :
İşyerinde endüstriyel gazlar, dumanlar ve tozlarla temas içinde olan
kişilerde KOAH gelişimi daha sık görülmektedir. Madenlerde, ağaç
sanayiinde, metal işlerinde, ulaşım sektöründe, inşaat ve boya iş
gruplarında, yem sanayiinde ve tarımla uğraşanlarda KOAH gelişme
riski yüksektir.
Sigara kullanımı ile çevresel
ve mesleki faktörler bir arada olduğunda karşılıklı olarak
birbirlerinin zararlı etkilerini artırmakta ve KOAH gelişime ihtimalini
artırmaktadır.
4.
Sosyoekonomik şartlar :
Hijyenik şartların iyi olmadığı evlerde ve bölgelerde yaşayan
insanlarda KOAH gelişme oranı artmaktadır. Kişilerin eğitim düzeyleri
de KOAH gelişiminde önem taşımaktadır.
5.
Solunum yolu enfeksiyonları :
Çocukluk çağında geçirilen solunum yolu enfeksiyonlarının ileride
gelişecek KOAH için uygun zemin hazırladığını, buna diğer faktörlerin
de ilave olması ile KOAH gelişme sıklığının arttığını gösteren
çalışmalar mevcuttur.
6.
Genetik faktörler :
Doğumsal alfa-1 antitripsin eksikliği genetik bir hastalıktır
ve bu kişilerde serum alfa-1 antitripsin düzeylerinde belirgin azalma
ile birlikte buna bağlı olarak 30-40 yaşlarında amfizem gelişmi ile
karakterizedir. Bu hastalarda çevresel faktörler olmasa bile genç yaşlarda
amfizem gelişir.
7.
Diğer faktörler :
Akciğerde yaygın harabiyete ve sekel oluşumuna neden olan hastalıklar
(pnömokonyozlar, sarkoidozis, yaygın tüberküloz vs.) amfizem nedeni
olabilirler. Uzun yıllar devam eden astım bronşiale de sonunda amfizeme
neden olabilir.
Çocukluk çağında anne-babanın sigara kullanımına bağlı
olarak pasif sigara içimi neticesi ileri yaşlarda KOAH gelişme riski
artmaktadır.
Alkol kullanımı ile KOAH gelişimi arasında da ilişki tespit
edilmiştir.
Ailesinde KOAH’lı hasta
bulunanlarda, düşük doğum ağırlığı ile dünyaya gelen bebeklerde,
allerjik bünyeli çocuklarda, solunum yollarının dış etkenlere karşı
aşırı duyarlılığı bulunanlarda geç dönemlerde KOAH gelişme
riskleri yüksektir.
Adenovirus enfeksiyonu geçirenlerde, vitamin C yönünden zayıf gıdalarla
beslenenlerde, A kan grubunda olanlarda KOAH gelişme ihtimali olabileceği
öne sürülmektedir.
Şikayetler
:
KOAH’ın en belirgin semptomları olan öksürük ve balgam
hastalığın başlangıcından itibaren vardır. Daha sonra şiddeti
artan bu şikayetlere nefes darlığı ve hışıltılı solunum da ilave
olur.
Öksürük başlangıçta hafiftir, genellikle sabahları şiddetlenir
ve balgam atılması ile hasta kısmen rahatlar. İlerleyen yıllarda
hastalığın ilerlemesiyle ya da ataklar sırasında şiddetlenir.
Balgam ataklar dışında az miktardadır ve nispeten kolay atılır.
Hastalığın kronikleşmesiyle günlük miktarı ve koyuluğu artar.
Hastaların bir kısmı bol balgam çıkarmaktan yakınırken bir kısmı
da balgam çıkaramamaktan yakınır.
Öksürük nöbetleri esnasında solunum yollarındaki kılcal
damarlarda yırtılmalar olabilir ve balgam üzerinde çizgi şeklinde kan
görülebilir.
KOAH’ın başlangıcında
egzersizle gelen nefes darlığı vardır, hastalık ilerledikçe
istirahatte de nefes darlığı görülmeye başlar. KOAH’lı hastalarda
görülen nefes darlığından solunum yollarındaki daralma, aşırı
havalanma nedeniyle solunum pompasının etkinliğini kaybetmesi, akciğerde
damarsal yatağın azalması ve psikolojik faktörler sorumludur.
KOAH’ta bazen ataklar sırasında hışıltılı solunum sesleri
duyulabilir. Hastalık ilerleyip oksijen azlığı da geliştiğinde
eller, ayaklar ve yüzde morarmalar da görülebilmektedir.
Kronik oksijen eksikliği ve tekrarlayan ataklar kalp yetersizliği
gelişimine neden olur.
Fizik
Bulgular :
Birinci saniyede dışarı verilen hava miktarı (FEV1)
beklenen değerin % 50’sinden fazla olan KOAH’lı hastalarda hiçbir
anormal bulguya rastlanamayabilir. Yerleşmiş KOAH’ı olan hastalarda
ise hastalığın derecesine göre fizik muayene bulguları saptanabilir.
Hastalar genellikle geniş, fıçı göğüse sahiptir, göğüs ön-arka
çapı artmıştır. Boyunda yardımcı solunum kaslarının belirgin hale
gelmiş olması ve nefes alırken bu kasların solunuma katılmaları
izlenebilir.
KOAH’lı hastalarda dinleme bulguları değişkendir. Genellikle
solunum sesleri azalmış olarak duyulur ve kalp sesleri derinden ve hafif
şekilde duyulabilir. Hastalarda solunumun nefes verme safhası uzamıştır.
Genellikle
ataklar sırasında, nefes verme döneminde daha belirgin olan, ancak
solunumun hem nefes alma hem de nefes verme dönemlerinde işitilebilen,
ronküs denilen anormal sesler duyulabilir. Hafif vakalarda sadece yalnız
derin soluk verme esnasında işitilirler.
Hastalarda
el, ayak ve yüzde morarmalar görülebilir. Bu hastalığın şiddetli
olduğunu gösterebilir. Ayrıca uzun süreli olgularda parmak uçlarında
çomaklaşmalar izlenebilir.
Tanı
:
Hafif KOAH’ta akciğer grafisi genellikle normaldir. Hastalık
ilerledikçe akciğer hacminde artış, havalanma artışı ve kalp gölgesinde
incelme izlenir. Amfizemin ön planda olduğu durumlarda akciğer çevre
alandaki damar görünümlerinde belirgin azalma gözlenir. Kalp yetmezliği
geliştiğinde merkezi bölgede damarsal yapılar belirginleşir ve kalp büyüyebilir.
Solunum fonksiyon testleri hastalığın tanısında, şiddetinin
belirlenmesinde ve seyrinin izlenmesinde kullanılır. KOAH’ın kesin
bulgusu, büyük oranda geri dönüşümsüz olan hava akımı azalması
solunum yolları daralmasına ait bulgulardır.
Hastalarda
FEV1’de daima azalma mevcuttur, hastalık ilerledikçe FEV1’deki bu
azalma giderek artar. KOAH’ın şiddetini ve seyrini göstermedeki en
yararlı test FEV1 ölçümüdür.
Solunum ile alınan Salbutamol
veya Terbutalin’in solunum fonksiyon testi üzerine etkisi genellikle en
az düzeydedir. Bu ilaçların verilmesinden sonra oluşan FEV1’deki artış
%15’in altındadır ya da 200 ml’nin altındadır.
Tedavi
:
KOAH’ta tedavinin amacı, hastada şikayetlerinde rahatlama sağlamak
ve yaşam kalitesini yükseltmek, solunum sıkıntısı ataklarını
engellemek, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak, olası
komplikasyonları önlemek ve tedavi etmek olmalıdır.
KOAH tedavisinin birinci kuralı sigara kullanımının kesin
olarak bırakılmasıdır. Ayrıca solunum yollarını açıcı ilaçlar
ile tedavi devam ettirilir, gerektiğinde oksijen verilmelidir, kalp
yetersizliği gelişmiş olan hastalarda buna yönelik tedavi de
verilmelidir.
KOAH tedavisinde solunum ile alınan ilaçlar ilk etapta tercih
edilmeli, bunları kullanamayan hastalarda diğer ilaç formları (tablet,
flakon vs.) verilmelidir.
KOAH’ın ilaç tedavisinde birinci derecede verilmesi gereken ilaçların
başında antikolinerjik ilaçlar gelmektedir. Hastalığın şiddetine göre,
uzun etkili beta-2 agonist ilaçlar, teofilin türevleri ve steroidlerden
bir veya birkaçı tedaviye eklenebilir. Kısa etkili beta-2 agonist ilaçlar
solunum sıkıntısı atakları sırasında verilebilir.
İleri derecede hastalığı bulunanlar ve ataklar sırasında
uygulanan tedaviye rağmen rahatlamayan hastalar hastaneye yatırılarak
hastane koşullarında tedavilerine devam edilmelidir.
Hastalığın tedavisi mutlaka yapılan tetkikler neticesinde
hastalığın derecesine göre planlanmalı ve verilecek ilaçlar düzenli
kontroller yapılarak hekim tarafından ayarlanmalıdır.
|